Kader Çarkı
Türkiye'nin kaderini belirleyecek referandum öncesi Galatasaray'ın ve Tudor'un kaderini etkileyecek bir maçtı.. Sonuçta, Yeni Türkiye'nin sembol takımı, Galatasaray'a zamanın değiştiğini bu sezon üçüncü defa hatırlattı. Üstelik bu sefer ne hakem, ne şans faktörü mazeret gösterilemeyecek bir şekilde, adeta Galatasaray'ı sahadan silerek kazandılar zaferlerini.. Referandum haritasıyla birlikte değerlendirildiğinde, sanki Galatasaray bir zamanların Dünya İmparatorluğu, şimdi ise tek bir şehrinin ismiyle anılan
Bizans ve Başakşehir de bu medeniyetin yanı başında, sessiz sedasız büyüyen,
Anadolu Selçuklu devleti (
Pontus ta bu kez sultanın yanında üstelik) ...
Sezona beklenmedik bir taraftar desteğiyle başlayan Jan Olde Riekerink için kovulma tehlikesi ilk yarıdaki Başakşehir yenilgisiyle başlamış ve Fenerbahçe maçı kader maçı olarak işaret edilmişti; Riekerink sonrası inanılmaz bir taraftar desteğiyle göreve getirilen Tudor da, Başakşehir hezimeti sonrası medya tarafından istenmeyen adam ilan edildi.. İlginç bir şekilde, ligin ilk yarısında milli maç arası, ikinci yarıda ise seçim nedeniyle olmak üzere, Başakşehir hezimeti ve Fenerbahçe derbisi arasına, iki haftalık boşluklar denk geldi.
Galatasaray ve Yeni Türkiye
Yeni Türkiye'nin sloganı istikrar, malum, ve medya bu konuda çok iddialı.. Riekerink'i hep aynı kadro ve tatktikle sahaya çıkıyor, takım koşmuyor sadece pas yapıyor diye eleştiriken; Tudor'u sürekli kadro ve taktik değiştiriyor, takım sadece koşuyor ama bu takım Riekerink'in pas oyununu oynamalı diyerek eleştiriyor.. Şampiyonluk iddiası için Riekerink mutlaka gönderilmeli diyenler, şimdi Riekerink gönderildiği için şampiyonluk şansının bittiğini yazıyor.. Medya kararlı, Galatasaray Yeni Türkiye'ye göre yeniden dizayn edilecek...
Futbol
Bu maçta futbol konuşacaksak, haklarını verelim, Başakşehiri konuşmamız gerekir.. Lakin, insan başakşehir hakkında ne kadar konuşabilir.. Evet, sahaya çok iyi yayılan, sahanın genişliği sonuna kadar kullanan ve takım boyunu çok kısa tutan bir takım. Sahadaki dizilişleri, eni boyundan uzun bir dikdörtgen gibi, 4-6-0..
Stratejilerinin temelinde ön alan baskısı var; kazandıkları toplarla geriden ters kanata uzun paslarla hızlı atağa kalkıyorlar; Adebayor sola, Mossoro sağa kayarak, Visca ve Cengiz'e alan açıyor; sağ tarafta açılan boşluklardan Caicera bindirirken, sol bek ataklara katılmıyor.
Başakşehir'in atakları, genellikle kaptıkları toptan sonra atılan hızlı diyagonal paslarla başlıyor; bu paslar genellikle Adebayor'un ve Cengiz'in bulunduğu sol kanata doğru atılıyor; Adebayor indiriyor, Cengiz oyun kuruyor; kurulan oyun da esas olarak topu enlemesine sağ kanada taşımak ve ataklar da buradan, sağ kanattan yapılan ortalarla sonlandırılıyor.
Özellikle Adebayor'un sürekli sola kaçması eşleşme problemi yaratıyor; bu maçta Semih'in günah keçisi yapılmasının altında yatan da buydu; hatırlayacak olursak ligin ilk yarısında Adebayor'un yaptıklarını Mehmet Batdal yapmıştı. O maçta Uğur'un ortasında Sabri'nin üzerinden kafa vuran Mehmet Batdal'ı izlemiştik, bu maçta Caicera'nın ortasında Chedjou ve Semih'in üzerinden kafayı vuran Adebayordu.. İtiraf edelim, aynı taktikle Galatasaray'a bir kez daha üstünlük sağlayabiliyorlarsa, bu önemli bir teknik direktör ve sistem başarısıdır ama Galatasaray teknik heyeti açısından da aynı derecede bir başarısızlıktır.
Kadro, Diziliş, Analiz
Maç Önü
Galatasaray iki haftadır dörtlü defans hattıyla oynuyor; bu hattın sol kanadı hücuma katılırken sağ taraf sabit kalıyor. Sol kanatta Adana maçındaki performansıyla beğeni toplayan Linnes, sağ tarafta Semih, stoperde Çalık ve Chedjou var. Orta ikili Selçuk ve Josue; önlerinde Bruma, Yasin ve Rodrigues ve en uçta Eren..
Başakşehir de 4'lü savunmayla oynuyor; onların hücum kanatları ise sağ taraf.. Sağda Caicera, solda Alparslan, ortada Epureanu, Yalçın.. Orta Sahada Emre ve Mahmut, önlerinde sağ kanada yakın Mossoro, sağ çizgide Visca, sol çizgide Cengiz ve en önde sola yakın Adebayor var.
Savunma kurgusu
Tudor rakibin hücum planının kanat organizasyonlarına bağlı olduğunu düşündüğünden olsa gerek 4'lü savunma ve önlerinde 4'lü orta saha ile maça başladı ama bu taktik rakibin Galatasarayı sol kanadından (B.şehir'in sağ kanadından) çökertmelerine engel olamadı. Öncelikle kabul etmek gerekir ki, Linnes defansif açından Tarık Çamdal kadar yetersiz bir oyuncu. Üstelik önünde oynayan Bruma'dan da destek görmeyince bu zaaf iyice belirginleşiyor. Burada, Tudor'un forvet arkasında Yasin'i oynatmasının garipliği daha da göze çarpıyor; Yasin'i sol kanatta oynatsa ya da en azından top rakipteyken Yasin ve Bruma'nın görevlerini değiştirip rakip beki Yasin'e kovalatsa o zaman bu kadro tercihi daha anlamlı olabilirdi belki..
Savunma oyuncuları
Adebayor'u tutması için oynatılan Chedjou, benzersiz bir performans göstererek Adebayor'a üç gol attırdı.. Üç pozisyonda da ne yaptığı belli değil. Böyle bir performanstan sonra Florya'ya ayak bastırılmamalı.. Maçın seyrini belirleyen ilk golde Ahmet Çalık çok hatalı, Chedjou'yu zaten denklemden çıkartmak lazım, Linnes'in Visca'ya orta açtırması da normal olduğuna göre, Adebayoru savunmak sağ bek Semih'e kalıyor ve herkes uyurken Adebayor'un önündeki topa hamle yapıyor, ancak top Mossoro'nun önüne düşüyor ve pozisyonun devamında Adebayor golü atıyor.
İlginç bir şekilde ihale Semih'e kalıyor. İkinci gol yine sol kanattan, bu kez Caicera'nın ortasında Adebayor'un Chedjou üzerinden vurduğu kafa ile geliyor. Üçüncü gol yine sol kanattan geliyor, Caicera'nın uzun pasında topla buluşan Visca Ahmet'i geçiyor Muslera'ya çarparak havalanan topta, Chedjou ortadan kaybolmayı başarıyor, Adebayor Semih'in üzerinden kafayı vuruyor; suç yine Semih'e kalıyor. Bu üç golde de ne yaptıkları belli olmayan, buna karşın Semih kadar tepki çekmeyen iki hayalet isim var savunma hattında; Linnes ve Chedjou.. Çalık iyi bir oyuncu olabilir ama inanılmaz hatalar yapıyor, bence 4'lü defans oynanacaksa Hakan Balta tercih edilmeli, ama üçlü defans hattının kenarları için iyi bir seçenek olabilir.
Günah keçisi Semih
Galatasaray 4-0 yenilmişken Semih elbette ki maçın yıldızı değildi ama savunmanın tartışmasız en iyi oyuncusuydu; geriden oyun kurma görevi ondaydı ve pas yüzdesi yüksekti, sağ kanatta bir kez Cengiz'e geçildi ve onda da önemli bir pozisyon yarattı rakip takım ama bu bir daha tekrarlanmadı.
Orta Saha
Selçuk ve Josue hattı süpürüldü. Defansif açıdan özellikle Selçuk çok etkisizdi. Mossoro sürekli sol çizgiye kayarken onu takip etmedi ve maçın seyrini değiştiren ilk goldeki hatalar zinciri onunla başladı. Tudor çok ilginç bir teknik direktör; üçlü defansla dar alanda kompakt bir futbol oynatmaya çalışırken Tolga'ya şans veriyordu. Oysa, o oyunda Tolga yerine pas becerisi daha yüksek Josue'yi tercih etmek daha mantıklı olabilirdi. Rakibin oyun boyunu kısa tutarak, takım halinde topun gerisine geçtiği ve kazandıkları toplarla oyunu çok hızlı bir şekilde genişlettiği böyle bir maçta; üstelik Galatasaray Riekerink'in oyun felsefesiyle pas oyunuyla sahaya yayılmaya çalışırken, geniş alanda sürekli koşarak tüm açıkları kapatabilen Tolga ile oyuna başlamamasını anlayamıyorum. Benzer şekilde, Sneijder'i sol kenara hapsedip Yasini on numara pozisyonunda oynatmasının sebebini anlamak zor. Sneijder bu maçta da skor 3-0 ken ve Rodrigues'in yerine, sol kanatta oynamak üzere oyuna girdi.
Fenerbahçe Maçı
Advocaat maçı stadda izledi ve maç boyunca keyfi pek yerindeydi. Galatasaray'ın önde baskı yapan takımlara karşı zorlandığını herkes biliyor, zaten böyle oynayarak ilk yarıdaki maçı kazanmıştı Fenerbahçe. Topun arkasına geçecekler ve kapacakları topları hızlı kullanıp Lens, Volkan veya Atıf ile kanatlardan hızlı ataklar gerçekleştirmeye çalışacaklardır. İlk maçta neredeyse tüm takım adam adama savunma yapmış ve özellikle beklerin oyun kurma girişimlerinde ciddi baskı yapmışlardı.
Galatasaray Fenerbahçe maçına üçlü savunmayla başlamalı, aksi takdirde rakibin baskısı karşısında çok zorlanır. Oyunu mümkün olduğunca dar alanda oynaması ve Fenerbahçe'yi bloklarının arasına sokmaması; hızlı ataklarla gol araması gerekir.. Üçlü defansın önünde özellikle kanat savunmasına yardımcı olması adına Tolga'nın mutlaka oynaması gerekir, hatta mümkün olsa, iki Tolga ile başlanır ama mevcut kadroda, Tolga'nın yanında oynaması gereken kişi Josue'dir.
Sol kanatta mutlaka Rodrigues'in başlaması gerekir, sağ kanatta zaten Yasin'e görev verilecektir. Sneijder'e ve Bruma'ya serbestlik verilmesi hücum etkinliğini artıracaktır. Santraforda Podolski ile başlamak tercih edilebilir; onun uzaktan şutları seyirci desteğini almayı kolaylaştırır ve rakibi hataya zorlayabilir.
Savunmada ise Trabzon maçındaki kadroya dönülebilir, Carole, Semih, Cavanda.. Bence bu sezonki kombinasyonlar arasında en iyi savunma performansını vereniydi..